Markası Var Mı ?
2. Kentler, kasabalar ve köylerdeki her ev birer kat çamaşır (kilot, fanila veya benzeri iç giyim), birer çorap, birer çift çarık hazırlayacak, belirli süre içinde komisyona teslim edecektir. Ordu ihtiyaçlarında kullanılacak bu giyeceklerin, yöresel özellikler göz önünde tutularak hazırlanmasına dikkat edilecektir.
3. Tüccar ve halk elinde bulunan çamaşırlık bez, Amerikan patiska, yıkanmış veya yıkanmamış yün ve tiftikle, erkek elbisesi yapımına yarayan her türlü yazlık ve kışlık kumaş, kösele, taban astarlığı, sarı ve siyah meşin sahtiyan mamul veya yarı mamul çarık, fotin, demir kundura çivisi, kundura ve saraç ipliği, nal, nal yapımında kullanılan demir, yem torbası mıh, yular, belleme, kolan, kaşağı, gebre, semer ve urganların yüzde kırkı Tekalif-i Milliye Komisyonlarına teslim edilecektir. Teslim edilen malların bedelleri daha sonra devlet tarafından ödenecektir.
Bu maddeler ; 19 mayıs 1919 yılında başlayan Kurtuluş Savaşı sırasında yayınlanan , Tekâlif-i Milliye Emirleri ‘ nden bir kaçıdır. Yüzyılın başına ve sonuna bakacak olursak ne kadar yol katettiğimiz görülmektedir .Yüzyılın başları emirlerden anlaşılacağı üzere yokluk en üst düzeyde.Ya günümüz de ?
Üretimin endüstrileşmesi ile kapitalizmin pençesine düştük .Yoklukla kazandıklarımızı , bolluktan göremez haldeyiz ! Modalar , markalar , tv programları , filmler , müzikler bangır bangır bağırıyor “tüket , tüket , tüket” ..İnsan tüketeceğim derken kendini tüketiyor ve yeni gelen nesiller de bu akıma dahil oluyor . Geçen yaz giydiğin bluz bu yaz demode oluyor .Yenisini almak için emeğimizi satıyoruz , yenisini alıyoruz .Hızlı üretilen her şeyin değeri aynı hızda yok oluyor. İşte bu kısır döngü içerisin de savrulup gidiyoruz.
Araba markası , eşarp markası, mekan markası , vs kullandığımız da kendimizce bir tüketen gurubuna dahil oluyoruz.O markayı şu kadar parası olan kullanabilir , imajını çiziyoruz . Tüketmediğimiz de boynumuz bükülüyor adeta. Benim minik mutluluklarım , derin hüzünlerim,kahve, yemek keyfi resimlerim , mangal sefalarım yok mu ? Ailemin sormadığı düşüncemi ,sosyal medya soruyor ! . Neden acaba beni çok sevdiği için mi ? Yoksa beni bir piyon olarak gördüğü için mi ? Benim paylaştığım her anım sayesinde sosyal medya sahiplerinin cirolarını sayamıyor .
Günümüz de marka kavramın içeriği zenginleşti . Artık şahıslar dahi marka olabiliyor . Düşünüyor muyuz ! Bu markalar benim varlığımla hayat buluyor.Markanın prestijli olmasına ben katkı da bulunuyorum.Bir nevi gönüllü reklamını yapıyorum.Marka sahibine daha büyük kar sağlıyorum . Argo tabirle ” beni kullanmasına izin veriyorum ” Bir ihtiyaç sahibine karşılıksız iyilik yapmak zor gelirken , neden ihtiyaç sahibi olmayana bu kadar gereksiz iyilik yapıyorum ? Kendimi neden bu kadar değersizleştiriyorum ?
Yüz yılın başlarında atalarımız savaş için …” birer çorap, birer çift çarık hazırlayacak ” üç kuruşluk malzeme toplamaları bize kendimize getirmek için yetmiyor mu ? Unutmayalım ki kefenin modası , markası hiç değişmiyor . İster bu giy , ister yarın .
Kimimiz yaşarken tarih oluyoruz , kimimiz tarihin tanımı oluyoruz .