İki Çocuklu,Öğrenci
Bir bahar sabahıydı,kulaklarımda bir inileme sesi ile gözlerimi açtım.Yataktan fırlayarak kalktım.Oğlumu banyoda kusarken buldum.Yavrum neyin var demeden apar topar hazırlanıp, yakınımızda bulunan hastahanenin acil bölümüne gittik.Bizim için acil olan çoğu zaman sağlık personelleri için çok sıradan oluyordu.Sıra aldık beklemeye başladık ve bizim numara numaratörde göründü.Doktorun bulunduğu odaya girdik,yanına yaklaşıp derdimi anlatmaya çalıştım.Doktor sanki mesleğe o gün başlamış havasında bana sorular soruyordu.Çocuğun yaşı kaç sorusunu bir kaç kez tekrarladı. Bana acil bir durum olmadığını, soğuk algınlığı olduğunu söyledi.Reçeteye bir şurup ve iki sprey yazdı,odadan çıktık.İlaçları eczaneden alıp,eve döndük.
Kahvaltı hazırladım.Yedik ama oğlumun hiç iştahı yoktu.Çocuğun halsizliği,doktorun acemiliği benim içimi bir sıkıntıya boğdu.Eşimi telefonla arayıp durumu anlattım, özel polikiliniğe çocuğu götürmek istediğimi söyledim,oda onay verince ,polikiliniği aradım. Doktorun müsait olup,olmadığı sordum.Müsait olduğunu öğrenince hemen yola koyulduk.Otobüse bindik.Birde baktım “abim”,arka kapıdan kalabalığın içinden bize doğru yaklaştı.O kadar insanın içinden yüzü o kadar sıcak gelmişti ki.Biraz sohbet ettik,oğlum o kadar halsizdi ki dayısına selam bile veremedi.Derken ineceğimiz durağa geldik. Abimi kalabalıklar içine bırakarak koşar adımlarla hastanenin veznesine ulaştık.Veznede ki bayan doktorun hastasının dolduğunu, sıra veremeyeceğini söylediği an kalbimin hüznü gözümden az kaldı dökülecekti.
Doktorun yanına gidip oğlumun çok rahatsız olduğunu söyledim.Sağ olsun doktor vezneden sıra almamı söyledi.Koşar adımlarla vezneye geri döndüğümde bir kaç kişin sıra olduğunu gördüm,beklemeye başladım.Genç bir çocuk yanındakinin kim olduğunun belirsiz adamın tercümanlığı ile vezneden sıra almaya çalışıyorlardı. Genç çocuk dudaklarının arasından sessizce adını söyledi,veznedeki hanım pasaportunun olup olmadığını sordu.Adam çocuğun pasaportunun olmadığını söyledi.Afkan asıllı,anne ve baba adını,doğum tarihi sorulunca on sekiz yaşında olduğunu söyledi.Yanındaki adamda doğum yılını hesaplamaya çalışıyordu.Belki doğru ,belki yanlış bilgiler veriyorlardı.Karşım da yok olan bir genç duruyordu,zor da olsada sıra almayı başardılar.Savaş dolayısıyla ülkesini terkettiğini veznedeki hanıma anlattı adam.Aralarında ki kısa sohbetten sonra, nihayet bana sıra gelmişti.
Sıramı alıp bir koltuğa oğlumla birlikte oturduk.Kucağımda halsiz yatan oğlum gözlerini duvarda asılı tv deki çizgi filime bakıyor bende muayeneye giren çıkanlara bakıyordum.Karşımda liseden arkadsımı görünce yüzümde kocaman bir tebessüm belirdi.Yanıma geldi özlem giderdik,çocuklardan, hastalıktan..okuldan bahsettik.Bizim gibi eğitimini iki çoçuktan sonra tamamlamaya çalışan hanımların anlatacağı sorunlar bitmez,birde çocuk gelişimi ve sosyal hizmette okuyorsan,yaşayarak, okuyarak sohbet uzar gider.Sohbete devam ederken elinde bir şeffaf dosyaya bir not iliştirilmiş oğlum yaşlarında bir çocuk yanımıza yaklaştı ve gözleri oğlumun baktığı çizgi filimden başka hiçbirşey görmüyordu.İlk önce anlamadım durumu ama sonra nota dikkatli bakınca edince savaş mağduru suriyeli bir çocuk olduğunu anladım.Bir kaç kuruş verip vicdanımı rahatlatayım mı? diye arkadaşıma sordum.İyilik mi kötülük mü yapıyoruzun arasında kaldık ve oğlumun ismi doktorun yardımcısı tarafından söylenince apar topar arkadaşımla vedalaştım,halsiz oğlumu itekleyerek içeri girdim.
Doktor sabah yaşadıklarımızı anlattım.Beni dinledi,oğlumu muayene etti ve oğlumun aslım bronşit olduğunu, bahar ayı itibariyle bunun daha da şiddetlendiğinden bahsetti.Dikkat etmemiz gerekenleri söyledi.İlaçlarımızı yazdı ve bizi nazik bir şekilde uğurladı.İlaçları alıp, oğlumla ilk önce okulum için gerekli bir kitabı almak için kitapçıya uğradık,daha sonrada eve dönüş için otobüse bindik.Bir gurup lise öğerncisi genç otobüste taşkınlık yapıyordu.Kimse de onların bu hallerine tepki vermiyordu.Bu zamanda birinin yanlış bir harekette bulunduğunu söylemekten de korkuyor insanlar.Gençlerin kanı deli akıyor.Verecekleri tepkiden irkilmiyor değilsin hani.
Biz onlardan önce indik.Oğlumla eve döndük, çok yorulmuştu yatağına uzandı,hemen uyuyuverdi.Bende kendime salata yapıp yerken karşılaştığım kişileri düşünmeye başladım.Üniversiteye gidememiş,eğitimimi tamamlayamamıştım.Kimsenin hayatına ışık olamamıştım. Bunun hüznünü de taki açık üniversiteye kayıt yaptırana kadar yaşamıştım.Eğitim aracım sadece kitaplar olsa da çok şey öğrenmiştim.Çocuk hakkı..eğitim ve öğretim hakkı,kadın hakkı…yaşam hakkı,insan hakkı…İnsan öğrendikçe kendisine sormadan edemiyor.Eğitim sadece kitapta ve anlatılanlar da mı kalıyordu ?Gerçekten birilerinin hayatına bir sihirli değnek gibi müdahale edilebiliyor muydu.?Bugün gördüğüm çocuklar hayatı öğrenmeleri için anasız babasız hiç tanımadıklarının insanların ellerine bırakılmıştı. Öğrendiğim çoğu bilgi hayata geçmiyor muydu?Hak yerini buluncaya kadar hakkı yerini buluyor muydu?.Sorular sorular,cevabını kendim bulmam gereken sorular.Yinede ümidi kesip ipleri bırakmaya hiç niyetim yok.Benim doğmasını göremeyeceğim güneşleri,yatağında masumca uyuyan yavrum görecek belki…
kim bilir…